Sokak Köpekleri, Kurumlar ve Popülizm Neden Yükseliyor?
Türkiye'de son günlerde başıboş sokak köpekleri 'sorunu' gündemden düşmüyor. Peki bu konu üzerinden popülizm tartışmaları nasıl okunabilir. Akut hale gelmiş sorunlara çözüm talep etmek meşru mudur?
Türkiye’de ara ara gündeme sokak köpekleri tarafından saldırıya uğrayan hatta öldürülen insanların haberleri düşer. Son zamanlarda, özellikle sosyal medyada bu konuda çok fazla haber paylaşılıyor. Burada tek tek paylaşmayalım, basit bir internet aramasıyla yaşanan olayların haberlerine ulaşabilirsiniz.
Vatandaşlar bu konuda çözüm beklerken, belediyelerden ve devletten bu sorunu ciddiye almasını talep ederken, kurumlar bu konuyla ilgilenmiyor gibi görünüyor, uzmanlar ise bunun aslında bir sorun olmadığını, insanların abarttığını, sokakların hepimizin olduğunu filan salık veriyor. Muhtemelen bu sorunun çözümü iç açıcı olmadığı için büyütülmemesi gerektiğini düşünüyorlar. Aktivistler ise bu sorundan bahsedenleri etiketlemekle meşgul.
Peki popülizm kavramına neden giriyoruz?
Ankara’da uzun yıllar yaşadığım semti değiştirip yeni kurulan bir bölgeye yerleştim. Akşamları arabayla bir yerlerden dönerken önümüze çıkan köpeklere çarpmamak için dikkat etmek zorundayız, olur da dalgın anımıza gelirse yola atlayan köpek sürülerine çarpmamak için sağa sola direksiyon kırmak an meselesi olabiliyor.
Dahası da var.
Hava karardıktan sonra metro ile evime dönerken istasyon ile ev arasındaki mesafeyi yürüyemiyorum. Ring otobüsleri de erken saatte bittiği için taksiye binmek zorundayım. Herkesin taksiye binme imkanı olmayabiliyor, bunu da not ederek şunu eklemek istiyorum: Başıboş sokak köpekleri sorunu gündelik hayatımı temelden etkileyen, her akşam eve dönerken can güvenliği ile taksi ücreti arasında seçim yaptıran, yazının yazıldığı gün itibariyle bana ayda en az 300TL’ye mal olan bir sorun.
Bir sonraki belediye seçimlerinde her gün karşılaştığım bu sorunu çözmek isteyen bir adaya oy verirsem ne olacak? Kurumların inatla ele almaya bine tenezzül etmediği bu soruna çözüm ararsam ya? Bildiniz…
Popülizm çoğu zaman kitlelerin sorunlaştırdığı ve çözüm talep ettiği konularda çözüm sunmaya aday olan siyaseti etiketlendirmek için kullanılan bir tabir halini alabiliyor. Kurumlara ve uzmanlara göre ortada bir sorun yok, kitleler cahil olduğu için bu sorunlar varmış gibi davranıyor, olmayan sorunlara çözüm sunacağını iddia eden siyasetçiler de bunları kandırıyor.
Akut hali geçip kronik hale gelen sorunlar geniş kitleleri etkilemeye başladığında siyasetin gündemini de değiştiriyor. Aynı dünyada yaşamayan insanların birbirini anlamasını bekleyemezsiniz, bu yüzden de kurumlar ve uzmanlar, sıradan vatandaşın sıradan sorunlarını görme kabiliyetini bile kaybediyor.
Umarım bir sonraki yerel seçimlerde gündemi işgal edecek kadar ciddi bir başıboş sokak köpekleri sorunumuz olmaz.
Bu sorun bir açıdan Yaşar Kemal'in "Yanan Ormanlarda Elli Gün" romanında anlattığı döngüyü anımsatıyor.
-Farklı partilerdeki belediyelerin soruna çözümü köpekleri diğer partideki belediyenin sorumluluk sahasına atmak
-Hayvansever dernekleri profesyonel hayvanseverlerle dolu ve bunlar işi iyice ticarete ve ranta dökmüş durumdalar.
-Kısırlaştırma ve sahiplendirme gibi durumlar meşakatli ve masraflı.
-En önemlisi de Ahmet Arslan'ın belirttiği Türkiye'de kamusal alan olmaması sorunu. Kendisi ve yakınları bir zarar görmediği sürece kimse bu sorunla ilgilenmiyor. Devletin bu konuda bir zarar görme olasılığı olmadığı için devlet de bu konuyu umursamıyor.